28 Mart 2013 Perşembe

Gulbenkian Müzesi

Projemizin başında gidemediğimiz Gulbenkian Müzesi’ne TRT Porto Muhabiri İbrahim Aybek’le gitme şansını yakaladık. Kendisi sanat tarihi masterını buradaki İznik Çinileri üzerine yapıyor ve kendisinin müzenin ziyarete kapalı olduğu zamanlarda araştırma yapmak için müzeye girme izni var. Konu hakkında detaylı bilgileri kendisinden alabiliyoruz.

Ancak Gulbenkian’ı daha detaylı olarak Cenan Demirel ile yine burada yaptığımız bir sohbette öğreniyoruz. Gulbenkian İstanbul Üsküdar doğumlu bir Ermeni. Petrol Mühendisliği eğitimi alıyor ve Osmanlı’nın belli bölgelerinde petrol yataklarını bulan kişi. Aynı zamanda BP’nin kurucusu. Yaptığı işlerden %5 komisyon aldığından “Bay %5” diye biliniyor. Kendisi doğduğu yerleri çok özlüyor ve malum o zaman Ermenilere yapılanlardan dolayı, Lizbon’a yerleşiyor ve kendisinin adını taşıyan Gulbenkian Vakfını kuruyor. Vakfın dünyanın dört bir tarafında şubeleri faaliyet gösteriyor. Ancak Lizbon’daki Vakfı diğerlerinden önemli kılan Gulbenkian’ın koleksiyonunu sergilediği müzesinin de burada bulunması. Bir başka ilginç detay ise Gulbenkian’ın Lizbon’a yerleşmesinin bir başka nedeni, buranın İstanbul’a çok benzeyen bir şehir olması. Gerçekten buranın da Anadolu Yakası olarak Almada tarafını görebilirsiniz. Ortadan geçen geniş nehir tıpkı İstanbul Boğazı gibi bir görüntü veriyor. Gulbenkian burada yaşıyor ve ölüyor. Mezarı da Lizbon’da bulunuyor.

Gulbenkian, kazandığı servetini koleksiyonlar için harcıyor. Özellikle İznik Çinilerini topluyor. Türkiye’den sonra dünyadaki en büyük Osmanlı Dönemine ait İznik Çini koleksiyonu Lizbon’daki Gulbenkian Vakfında bulunuyor.

Aslında 1940’lı yıllarda Gulbenkian, dönemin Başbakanı İsmet İnönü ile görüşüyor ve müzeyi İstanbul’a kurmak istiyor. Ancak o dönem Varlık Vergisi uygulamasından dolayı yüklü miktarda bir bedel talep edilince müzeyi kurmaktan vazgeçiyor ve Lizbon’a kuruyor. Maalesef genç cumhuriyetin yöneticilerinin vizyonu ve dünya konjonktürünün o dönemki karışıklığı bu kültür varlığının, hem de birçoğu bize ait olan eserlerden oluşan, dünyanın başka yerinde kurulması sonucunu doğuruyor.

Lizbon’daki müze aynı zamanda Lizbon Botanik Parkının içerisinde yer alıyor. Müzeye İbrahim Aybek’le birlikte gidiyoruz.

Kendisi daha önce randevu aldığı için grup olarak çantalarımız vestiyere bırakıp fotoğraf makinelerimizle içeri giriyoruz. Müze bölüm bölüm eserlerden oluşuyor. İçeride Ortadoğu, Asya, Avrupa gibi bölümler var. Gulbenkian, önemli bir koleksiyoner. Müzeyi gezdiğinizde bunu görebiliyorsunuz. Müzede Rönesans dönemine ait tablolardan tutun da İran halılarına, mobilyalara, Uzakdoğu eserlerine kadar pek çok obje sergileniyor.

Ancak bizi en çok ilgilendiren ise İznik Çini koleksiyonu oluyor. Buradaki koleksiyonda
ağırlıklı olarak 16. Yy dönemine ait çinilerin yanında, Osmanlı’nın çeşitli dönemlerine ait çini objeleri görmek mümkün. Ayrıca yine İranlı şairlere ait divanlar ve kitaplar da görmek mümkün.

Hatta doğru okuduysam Sadi ve Hafız’nın divanını da sergilenirken gördüm.

Sergide dünyanın dört bir tarafına ait sanat eserlerini görmeniz mümkün. Müzeyi gezerken iki tane orijinal Monet tablosu görmek de beni şaşırtan anlardan oldu.

Gulbenkian Müzesi, Lizbon’a gelindiğinde mutlaka gezilmesi gereken yerlerden.

2 yorum: