11 Mart 2013 Pazartesi

Portekiz’e hoşgeldiniz


Balıkesir’den başlayan yolculuk, yaklaşık 20 saat sonra Lizbon havaalanında bitti. Bu sürede Portekiz grubu birçok sürprizle karşılaştı. Öncelikle havaalanı kontrolleri sırasında kemerlerin çıkarılması ise ekibi en çok canından bezdiren durumdu.

Kamil Koç otobüsüne saat 20’de binen ekip, İstanbul Esenler’e ise saat gece yarısı 3’te vardı. Otobüs firmasının grubumuza özel olmasa da hazır beklettiği Atatürk Havaalanı servisine geçen Protekiz Ekibi, yaklaşık yarım saat süren bir yolculuktan sonra Havaalanına ulaştı.

Dış hatlar terminalinin önünde servisten indikten sonra kısa bir planlamanın ardından ilk önce ekipteki bazı arkadaşların bagajlarındaki kilo problemini, daha hafif bagajlara eşyaların dağıtılmasıyla çözümlenmeye çalışıldı. Türkiye’den götürülen tanıtım materyalleri ve hediyeler yanında Lizbon’da bulamayacağı düşünülen bazı yiyecek maddeleri de aynı yöntemle bagajlara dağıtıldı.


Lizbon yolculuğumuz biraz uzun sürdü.

Daha sonra bizi Roma aktarmalı Lizbon’a götürecek uçak firmasının bankosuna doğru hareket ettik. Bankoya geldiğimizde beklediğimiz yerin yanlış olduğunu anlamamız ise uzun sürmedi. Biz de herkes gibi sıranın sonuna geçerek check-in işlemlerimizin yapılmasını bekledik. Bagajlarımızı verdikten sonra ise biz Türk grubu olarak bir ritüeli gerçekleştirdik ve gazeteci Ertan Filizel’in bizim için özel hazırladığı ciğ köfteleri Atatürk Havalimanının bir köşesinde afiyetle yedik.



Roma uçağına bindiğimizde ise saat 6.00’dı.

Uçak beklemediğimiz bir şekilde tam vaktinde havalandı ve bizi Lizbon’a götürmek üzere aktarma durağımız Roma’ya götürdü. Roma havaalanına indiğimizde ise gruptaki herkes için işkenceye dönen check-in işlemeleri başladı.

Roma havaalanı alçak tavanlı koridorları ve pasaport işlemlerinde “Why Lizbon?” diye soran görevlileriyle aklımızda kaldı. Pasaport işlemlerinde sorduğu soruya bir Leonardo da Vinci Hareketlilik Programı kapsamında gittiğimizi söylediğimizde ise “Why? Leonardo da Vinci is Italian” diye cevap aldık.


Roma’da Lizbon uçağı ise yolculuğumuzun son aşamasını oluşturuyordu. Uçak yolcuğuna artık biraz da alışmıştık. Lizbon’a indiğimizde ise her şeyi sorunsuz hallettik ve çıkışta bizi karşılayacak Epoca da Futuro şirketinden Cenan ve Osman Beylerle buluştuk. Bizi arabayla karşıladılar ve ilk olarak hem şirket hem de dernek merkezi olarak kullandıkları ofise gittik. Ofiste bizi gereçekten beklemediğimiz bir sıcaklıkta karşıladılar.

Hazırladıkları Türk yemeklerinden oluşan bir yemekte kendileriyle sohbet etme imkânımız oldu.
Daha sonra kalacağımız yerlere doğru yola çıktık.

Kız arkadaşlarımız başka bir eve giderken bizlerde Lizbon’un en hareketli ve merkezi yeri olan Ratu’da bir apartman dairesine yerleştik. Burası yüksek tavanlı, beyaza boyanmış, ikea’dan dekore edilmiş Epoca da Futura’nın AB projeleri için kullandığı apartman dairesiydi.

Balıkesir Gazeteciler Cemiyetinin  projesi kapsamında Portekiz’de yaşadıklarımızı buradan paylaşmaya devam edeceğiz.

Artılar:
  •           Ekip üyeleri olarak birbirimizi tanımak için fırsatımız oldu.
  •           Artık havaalanı geçişlerinde profesyonel olduk.
  •           Lizbon gibi bir şehirde 1 ay geçireceğiz.

Eksiler:
  •          Roma havaalanındaki güvenlik
  •          Aktarmalı uçuşların zorluğu




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder