Lizbon’a vardıktan sonra yorgunluktan ölen BGC Portekiz
grubu, ilk geceyi evde geçirdi. Ertesi
gün ise Lizbon’da Türklerin kurduğu Epoca da Futuro isimli turizm firması ve dernek
binasına gittik. Lizbon’daki ilk günümüzde firma yetkilileri ve dernek
yöneticileri ile tanışma ve program üzerine konuşmalarla geçti.
İlk gün, burada 1 ay boyunca kullanacağı ulaşım kartları
için bir form doldurduk ve bu formları teslim etmek üzere Marqués de Pombal
meydanında bulunan metro istasyonuna gittik. Yürüyerek yaptığımız bu turda
firma yetkilisi Cenan Bey’den Portekiz ve Lizbon hakkında çeşitli bilgiler
aldık.
Formları teslim ettikten sonra yine aynı meydanda bulunan Marqués
de Pombal parkında kısa bir gezinti yaptık.
Marqués de Pombal, Portekiz’in kurucusu olarak kabul edilen bir
kral. 1750’deki depremde ülkeyi yeniden imar eden bu kralla ilgili Portekiz’de birçok
anıta rastlamak mümkün.
Buradan yeniden yürüyerek firmaya geri döndük. Akşam yine
gruptan bazılarıyla Lizbon’un en hareketli sokaklarında dolaşmaya çıktık. Bir
kere Lizbon çok sakin bir şehir. Dünya’nın 6. En güvenli şehri. 2 milyonun
üzerinde kişi yaşıyor burada. Akşamları da bu sakinlik şehrin sokaklarına
yansıyor.
Lizbon’da trafik çok sakin ilerliyor. Her şey gibi trafiği
de sakin bir şehirde insanlara da bu sakinlik yansıyor. Lizbon’da yaklaşık 150
yerleşik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yaşadığını öğreniyoruz. Erasmus ve
diğer programlarla bu sayı 500’lere ulaşsa da genel olarak başka Türklere
rastlamak zor bu şehirde.
Akşam gezmek için kaldığımız Rato’dan yürüyerek Baixa-Chiado’ya
yürüdük. Burası Lizbon’un sahil şeridinin olduğu bir bölge. Burada bir kafede
oturduk ve Portekiz’in ünlü kahvelerinden tattık.
Lizbon’un sokakları gerçekten belli standartlarda yapılmış,
kendine göre karakteristiği olan bir yapıya sahip. Yollar asfaltken kaldırımlar
beyaz-krem taşlarla kaplanmış. Bu beyaz-krem taşlar yağmur yağdığında çok güzel
parlıyor. Aynı zamanda kayganlaşıyor.
Lizbon’da ilk günlerimizde bizi soğuk ve yağışlı bir hava
karşıladı. Bu mevsimde soğuk bir hava vardı, ara ara yağan yağmur ise dışarıda
vakit geçirmemizi engelliyordu. Sonraki günlerde hava açsa da ilk günlerde
gerçekten soğuk bir hava vardı.
Portekiz’de hava engelini ise Epoca da Futuro’da Portekizce
kurslarıyla geçirdik. Aynı zamanda Osman Koç Beyden Portekiz tarihini dinlemek
de ayrı bir keyifti.
İlk gün Lizbon’da kullanacağımız ulaşım kartları, bir çok
metro istasyonunda bulunan başvuru merkezlerinden alınıyor. Doldurulan formun
yanında bir fotoğraf veriyorsunuz ve 30 gün boyunca metro, otobüs ve
tramvaylarda kullanılabiliyor. Sınırsız kullanım hakkı olan bu kartların bedeli
ise € 30.
Bu parayı verdikten sonra artık Lizbon’u keşfetmeye devam
edebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder